Dün çok moral bozucu bir gündü. Kendi ülkemizin siyasetinin nasıl yönlendirildiğini öğrenmek ve buna paralel olarak Bahadır Baruter için başlatılan sanal linç. Birileri kukla oynatırken gerçek insanlar acı çekiyor ve bunu kalp kırıklığı ile izlememek imkansız.
Bana öyle geliyor ki, insanımızın yüzde yüzü bu kukla oyununu görse ve tepki gösterse bile, kuklacılar bir şekilde oyuna devam edecekler. Benim tahminim, Wikileaks patlamasından sonra, mış gibi yapmak yerine (başka ülkelere özgürlük, demokrasi, refah götürür - müş gibi yapmak) oyunun adını koymaları olası. "Ülkenizi yönetiyorsak yönetiyoruz, bununla bir sorunun mu var?" gibi. Ama bu yalnızca bir fikir yürütme, herhangi bir desteği yok.
Bence bu yeni çağda, kuklacılara topyekun karşı çıkmaya çalışmak yerine (ki gık diyeni hapse attıkları, Ortadoğu diktatörlerinden birini indirip yenisini çıkardıkları bir ortamda bana daha mantıklı geliyor) yeni bir anlaşma zemini aramak gerekiyor.
* Kaz Dağlarım'da altın arıyorsan doğamı da koruyacaksın,
* Alışveriş merkezlerini ülkeme getirip perakende sektörünün kaymağını sıyırıp götürüyorsan yerli alım yapacaksın ve üreticiye düzgün ve zamanında ödeme yapacaksın,
* Montaj fabrikalarını getiriyorsan üretimi kısmen burada yapacaksın ve işçime düzgün maaş vereceksin,
ve bizim için geçerli olmasa da,
* Petrolümü alıp götürüyorsan gelirin bir kısmını burada bırakacaksın, düzgün bir siyasi sistemi, kültürü, eğitimi, kadın ve çocuk haklarını destekleyeceksin,
gibi şartlar öne sürmekten bahsediyorum. Elbette, bu yaklaşım kuklacıları kabullenmek gibi duruyor, ama onların bir yere gitmeye niyeti yok zaten. Birini kovsanız yerine bir başkası geliyor. Ben, bizden bağımsız dönen ekonomik düzenden kendi insanımızı faydalandırmak olarak bakıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder